Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya gerçekten küreselleşecekse, hukuk ve haklar konusunda öğrenilmiş her şeyi gözden geçirmek ve varolma direnciyle ayakta kalan tek tek insanların bu dirençten başka şey olmayan haklarını düşünmek ve kabullenmek gerekecektir.
Hali hazır duyulara bilinmedik başka duyular ya da bedensel özellikler eklenseydi ne olurdu?
Reklam
Tanrı'nın yarattığı evrenden Tanrı'yı dışlamak, evrenin yeniden yaratılması demektir.
"En basitinden en karmaşığına kadar her toplum tipinde siyasi iktidar ilişkisi öncelikle kadına karşı kurulur."
Dinler, Eflâtunculuk'tan gelmişlerdir. Eflâtun idealizmi, ahlâk bakımından insanı maddenin esaretinden kurtarmak istemiştir. İnsan psikolojisine tesir eden üç kuvvet: Arzu, heyecan, akıl. Arabacı akıl, arzu ve heyecan iki azgın at. Bu misal Eflâtun'dan önce Puranalar ve Upanişadlar'da var. Araba biziz. Aklın vazifesi, heyecanlarımızla arzularımızı dengelemek. İki pınar var önümüzde. Birinden hazların balı akıyor, öbüründen bir su: akıl.
Reklam
.. Luther'in oldukça "eksistensiyalist" bir bakış açısıyla belirlediği üzere, insanlar kendi başlarına yaşamazlar fakat başkaları veya yakınındakiler için, başkaları veya yakınındakiler sayesinde yaşarlar. ("weyl eyn rechter Christen auff erden nicht yhm selbs sonder seyrıem nehisten lebt unnd dienet"; LD 18, WA XI 253)
Luther'e göre, dünyevi alemde Hristiyanca bir rejim kurmak mümkün olamayacağından, çünkü bu insanın fıtratına aykırı olurdu, kusursuz Hristiyanlığı vaazeden Yeni Ahit'in kurallarına göre bir dünyevi otorite tasavvur etmek anlamsız olacaktır. Dolayısıyla bu iki rejimi birbirinden kesin bir şekilde ayırmak lazımdır: Tinsel rejim sayesinde insanlar iyi birer Hristiyan olacak ve Tanrı'ya ulaşacaktır. Fakat dünyevi rejimin böylesine bir görev tanımı bulunmamaktadır. Dünyevi rejimin, insanların manevi selametleri konusunda söz söylemeye ve edimde bulunmaya ne hakkı ne de yetkisi vardır. Sadece dünyevi rejimle toplumu idare etmeye kalkışmak batıl olacağı gibi, tinsel rejimin dünyevi rejimin görevlerine soyunması da yine kötülüğe kapı açacaktır.
Eflatun idealizmi, ahlak bakımından insanı maddenin esaretinden kurtarmak istemiştir. İnsan psikolojisine tesir eden üç kuvvet: Arzu, heyecan, akıl. Arabacı akıl, arzu ve heyecan iki azgın at. Bu misal Eflatun'dan önce Puranalar ve Upanişadlar da var. Araba biziz. Aklın vazifesi, heyecanlarımızla arzularımızı dengelemek. İki pınar var önümüzde. Birinden hazların balı akıyor, öbüründen bir su: akıl. Fert hayatında fazilet muvazenededir, akıldadır. Görünen dünyanın ötesinde daha mükemmel bir dünya var: idealar dünyası. Bu dünyadakiler kaybolmaya mahkum birer gölge, idealar dünyası, fazileti arayış. Malum. Hepimiz karanlık bir mağaraya zincirliyiz. Dışarda yıldızların veya yanan çam kütüklerinin ışığı. Mağaranın kapısından gerçek insanlar geçiyor. Mağara bencilliğimizin zindanı. Mağaranın dışındaki bu dünya, bir mecaz, bir mesel. Eflatun bir terkip. Ödip kompleksine müptela olmayan bir şakirt. Aristo gibi üstadının ilk tenkitçisi değil.
352 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.